7 Mayıs 2010 Cuma

O Mahur Beste



" O mahur beste çalar, Müjgan'la ben ağlaşırız..."

1993 yazında bir gün evdeki Arçelik marka mini müzik setinde, yeni kurulmuş özel radyo istasyonlarından birinden yükselen nağmelerle tanıştım ilk olarak bu dizelerle...

Adam 'söylüyordu'...Öyle böyle değil, baya baya söylüyordu!...

Bu tarz müziklerle arası pek olmayan bana, radyoya kulak kabartıp dinletecek kadar...

Ve dizeler aktıkça 13 yaşındaki bünyede ister istemez kimi sorular beliriyordu:

" Mahur ne demek?.."

" Çalan ve bu iki kişiyi ağlatan mahur beste nedir?.."

ve de doğal olarak;

" peki bu Müjgan kim ola ki?..."

Bu sorulara cevabı ancak 12 yıl sonra, 2005'te, yine bir yaz günü bulacaktım...

***

Askerde kendinizi dışarıdaki gerçek kimliğinizden tam olarak soyutlamayı ve 'dışarıya özlem' duygusunu bir şekilde en aza indirgemeyi başaramazsanız işiniz zorlaşabilir...

Haftada bir gün, yaklaşık 8 saatliğine sizi tekrar dış dünya'yla buluşturan çarşı izinleri ise önümüzdeki haftaya dek gerçek kimliğinize veda etme öncesi bir şarj cihazı gibidir.

Söz konusu çarşı izinlerinde; yanıma o gün boyunca satın alacağım gereç, dergi, kitap vs. doldurmak üzere boş sırt çantamı alıyor, askeri birlikten otobüsle şehre iniyor ve sonrasında da Karşıyaka vapuruna biniyordum...

Ortaokul ve lisede yıllar boyunca katettiğim Kadıköy-Karaköy, üniversitede yıllarca aşındırdığım Kadıköy-Beşiktaş şehir hatları vapurları, askerde de gayet şanslı bir şekilde Konak-Karşıyaka olarak tezahür etmişti...

Vapur yolculuklarına alışmıştı bünye bir kere...Eğer ki şehirde böyle bir seçenek varsa mutlaka değerlendirilmeliydi!..

Böyle bir çarşı izninde oldu Atilla İlhan şiirleriyle gerçek anlamda tanışmam, Karşıyaka çarşısındaki bir kitabevinde...

Sonrasında da, koğuşta gece uykuya dalmadan önceki zamanın vazgeçilmezi oldu O'nun şiir kitapları...

***

1993 yılındaki soruların cevabı da 2005 yılında böylelikle bulundu işte :

O müthiş "Mahur Beste" bir Atilla İlhan şiiriydi...

Kendisi anlatıyor:

"12 mart sonrası kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz'lere kıymışlardı

Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim.

Deniz bulanıktı; simsiyah alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın çalkalantılı...

Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra...Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım.

Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm :

"BİR YANGIN ORMANINDAN PÜSKÜRMÜŞ GENÇ FİDANLARDI

GÜNEŞTEN IŞIK YONTARLARDI, SERT ADAMLARDI
HOYRATTI GÜLÜŞLERİ, AYDINLIĞI ÇALKALARDI
GİTTİLER, AKŞAM OLMADAN ORTALIK KARARDI
..."

***
Atilla İlhan “Mahur Beste” şiirini 6 Mayıs 1972’de yazmıştı…

Deniz’lerin ölüm haberini duyuran haberlerin sonrasında radyoda yayına giren ''mahur beste'' adlı Türk sanat musikisi'nden bir parçayı dinleyip, gözyaşı döktükten sonra...

Ve de şiir ilk okunduğunda (ya da şarkı ilk dinlendiğinde) bir kadın ismi sanılan "Müjgan" eski dilde "kirpik" anlamına geliyor ve "müjganla ağlaşmaktan" neyi kastetmiş olduğu bu şekilde anlaşılıyordu :

O ; Deniz, Yusuf ve Hüseyin’e ağlıyordu, tek başına

***
Atilla İlhan, hikayesini bir Karşıyaka vapur yolculuğu sonrasında öğrendiğim şiirini, 38 yıl önce o vapurlardan birinde yazmıştı..

Dün geceyarısı bu şiir ve şarkısı tekrar aklıma düştü 6 Mayıs’ın bir yıldönümünde daha…

ve 'üç fidan'ın gittiği gün, akşam olmadan kararan ortalık...

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve de büyük usta Atilla İlhan’ın anısınahttp://fizy.com/#s/1agypr