6 Aralık 2009 Pazar

Basketbol ve Romantizm...Yarın gece 02'de!


Kader çoğu zaman ağlarını örer. Aynen geride bıraktığımız Kasım ayının son günlerinde olduğu gibi:

25 Kasım : Memphis Grizzlies'te aradığını bulamayan Allen Iverson basketbolu bıraktığını açıklar.

26 Kasım : Sixers point guard'ı Lou Williams sakatlanır, yaklaşık 30 maç takımla olmayacaktır.

28 Kasım : Sixers'ın, eski efsane oyuncusu Allen Iverson'la ilgilendiği ve takıma dönmesi için teklif yapacağı söylentileri yayılır.

30 Kasım : Sixers Genel Menajeri Stefanski ve Allen Iverson Dallas'da bir araya gelirler

2 Aralık : Iverson efsane olduğu şehre ve takıma geri döner.

" Philadelphia'dan ayrıldıktan sonra hangi takımın formasını giydiysem bana bol geldi. Hiçbir yer evim (Philadelphia) gibi olmadı. "

" Her takımın maçını izleyebiliyordum tv'de, ama Philly maçlarını izleyemiyordum. 10 yıl herşeyimi verdiğim takımın maçlarını - içinde ben yoksam - izlemek acı veriyordu."

" 25 Kasım'da basketbolu bırakma kararı aldığımda eşim ve aileme daha fazla zaman ayırabileceğimi düşünüyordum. Hepsi buna çok mutlu olmuşlardı. Ama menajerim arayıp "Evine dönme şansın var, ne diyorsun?" dediğinde hiçbirimiz tereddüt dahi etmedik."


...sözleri Iverson'un yukarıda resmini görebileceğiniz gözyaşlarıyla bezeli geri dönüş basın toplantısındaki cümlelerinden yalnızca birkaçıydı.

2006 yılında Denver'a takas edilmeden önce Allen Iverson yıllar yılı şunu tekrarladı " Philadelphia'da başladım, Philadelphia'da bitirmek istiyorum..."

Ve 25 Kasım'da basketbolu bıraktığını duyuran açıklamayı yaptığında belki de bir daha bu şansı olmayacağını düşünüyordu. Ama bir gün sonrasında gelen bir sakatlık ve sonrasında gelişenler kadere bir kez daha ağlarını ördürdü...Ve yakın bir arkadaşın deyimiyle " Olması gereken oldu!.."

Benim de aralarında bulunduğum Philadelphia Sixers taraftarlarının heyecanlanmak için bir sebebi var artık. Yerli, yabancı taraftarların yorumlarını okuyor, Philadelphia şehrinde yapılan röportajları izliyorum. Ve yapabileceğim çıkarımı en güzel özetleyebilecek cümle:

"Birbirine bir daha asla kavuşamayacağını düşünen iki sevgilinin yolunun tekrar kesişmesinin romantizmi.."

Yarın gece tekrar Philadelphia için sahaya çıkıyor Allen Iverson. Denver karşısında, Türkiye saatiyle 02.00'de. Ntv ya da Nba tv'nin maçı yayınlaması halinde bu romantik geri dönüş hikayesine canlı tanıklık edeceğiz.

En yukarıdaki bir haftalık kronolojik periyod dahilinde olan 28 Kasım'da yazdıklarım şöyleydi:

"...öncelikle Sixers yönetiminin bunu istemesi, Allen Iverson'un da bunu hem kendisi, hem Philadelphia şehri, hem de onun " 3 numaralı Sixers forması" na sahip milyonlarca seveni için yapması gerekiyor. "

Ve herkes üzerine düşeni yaptı...

Fonda, bir başka Philadelphia efsanesi olan Rocky Balboa soundtrack'inin en müthiş parçasıyla oluşturulmuş aşağıdaki Allen Iverson klibi artık daha anlamlı.


29 Kasım 2009 Pazar

En komik bi' "Çiftleşme"


"Ulusça gülmeye çok ihtiyacımız olan şu günlerde..." diye başlayıp giden klişe yılların klişesidir ve çoğunlukla bir yabancı ülke takımıyla yapılan kritik bir spor karşılaşmasında duyduğumuz bir söz öbeğidir.

Belki ulusça değil ama bireysel olarak gülmeye ihtiyacımız olan şu günlerde ise başvurabileceğimiz başlıca kaynaklardan biri, yukarıda resmini gördüğünüz Britanyalı güruh'un 2000-2004 yılları arasında BBC için gerçekleştirdiği "Coupling" isimli efsanevi dizidir.

Kadın-erkek iliskileri bazlı muhtelif temalar uzerine, İngilizcenin esnekliği maksimum düzeyde kullanılarak müthiş cüretkar esprilerle bezenmiş, çoğu sahnelerinde nefessiz bırakacak kadar güldürme yeteneğine sahip bir dizi...

Coupling, bu yıllar arasında yalnızca 4 sezon ve 28 bölüm olarak çekildi. Bu kadar başarılı bir dizinin yalnızca 28 bölüm sürmüş olmasını akıl ve mantık almıyor. Dizinin dahi senaristi Steven Moffat'ın anlattığına göre 4. sezonun bitiminden sonra oyuncuların ajandasının birbirine uymama problemi dizinin sonlandırılmasına neden olmuş.

Ancak hiç kuşkusuz en komik karakter Jeff Murdock (Richard Coyle) 'in 3. sezondan sonra senarist ve yapımcı firmaya hiç birşey söylemeksizin diziden kendi isteğiyle ayrılması da bunda etken olmuş olmalı.

Kahramanların şimdi ne işlerle meşgul olduklarına gelirsek ;

Jack Davenport (Steve) : Bu gruptan şu ana dek uluslararası düzeyde en iyi projelere imza atan kişi.. Şimdilerde Amerikan ABC kanalının yeni dizisi "Flash Forward"da başrollerden birine sahip. Dizi Türkiye'de Digiturk DiziMax kanalında da eş zamanlı olarak gösteriliyor.

Richard Coyle (Jeff) : "Scary Jeff" Coupling'den sonra birkaç dizi ve İngiliz tiyatrosunda boy gösterdikten sonra şu günlerde "Prince of Persia" filminde rol alıyor. Film 2010'da gösterime girecek.

Gina Bellman (Jane) : Coupling'in deli divane dişisi, Amerikan TNT kanalının "Leverage" dizisinde rol almakta. Dizi şu sıralar Türkiye'de Cnbc-e de izlenebilir.

Ekibin diğer 3 parçası, Kate Isitt (Sally), Ben Miles (Patrick) ve Sarah Alexander (Susan) da İngiliz tv dizilerinde rol almaya devam ediyorlar.

Bu yukarıdaki isimlerden herhangi birini farklı bir dizide tv'de ya da beyazperde de gören bu bünye, uzun süredir görüşemediği kanka'sını görmüş tepkisi veriyor her seferinde. Jack Davenport "Karayip Korsanları "serisinde karşımıza çıkınca aynen böyle olmuştu...Richard Coyle da küçük bir rolle de olsa Russell Crowe'un"A Good Year" in de.

Bu arada Steve - Jeff duo'su, başrollerini Johnny Depp ve John Malkovich'in oynadığı 2005 yapımı "The Libertine" de yardımcı rollerde bir araya gelmişti...

Bütün bunlar bir yana, insan "şimdi bu altılı dünya gözüyle tekrar bir araya gelse ; 30'lu yaşların sonu ve 40'lı yaşlarının başının olgunluğuyla bu kez farklı hikayelerle ama aynı lezzetle en az bi 4 sezon daha çekse de içimizdeki şu burukluğu alsa, ne şukela olurdu ama!.."diye düşünmekten kendini alamıyor.

Şahsen ben işi abartıp senariste "Moffat abi, takımı tekrar toplasan, Dünya ayağa kalkar!.." meali ütopik bir e-mail atmayı bile düşünmedim değil. Senariste ulaşamadım ama yapımcı firmanın kontağı bende!...(Hartswood Films)

Ve iddia ediyorum Coupling yeniden çekilse Dünya üzerinde bunu davul-zurna sabaha kadar kutlayacak en az 20.987.634 kişi bulabilirim!!...


Jeff' Murdock'tan "bir kızla etkin tanışma yöntemleri" konulu ders'le bitirelim...

28 Kasım 2009 Cumartesi

Dönmeli mi?...Dönmemeli mi?...


Bu sabah NBA kulislerine taptaze bir haber düştü : " Birkaç gün önce basketbolu bırakan Allen Iverson geri mi dönüyor ?"

Aynı habere göre Iverson'un dönüş yapacağı takım, onun bir efsane olduğu şehrin takımı : Philadelphia Sixers!

Ayrılık tarihi 2006'ydı...Sixers 2001 yılında oynadığı NBA finalinden bu yana kendini bir kademe yukarıya çıkartacak kombinasyonu bir türlü bulamıyordu. Birçok irili ufaklı değişiklik ve takviyeler fayda etmemiş ve geriye tek bir çare kalmıştı: 10 yıldır takımın liderliğini yapan, takımın bir numaralı yıldızı ve kaptanı Allen Iverson'u takımdan gönderip yepyeni bir sayfa açmak!...

Sixers ve Iverson'un yolları böylelikle ayrıldı. Sonrasında Sixers , çoğunlukla play-offlara kalan ancak ilk turda deneyimli Doğu Konferansı takımlarına elenmekten kurtulamayan, genç, atletik, yetenekli ama şampiyonluk kalibresinden uzak bir takım kimyasıyla yoluna devam etti.

Diğer yandan, Allen Iverson ise 10 yıllık istikrardan sonra 3 senede 3 takım değiştirdi. Sonuncusu olan Memphis Grizzlies macerası ise yalnızca 3 maç sürdü.

"Ben yedek kalacak, bench'ten gelecek adam değilim" diyordu Iverson basketbola veda kararından birkaç gün önceki basın toplantısında...

Dünya üzerinde, farklı ırk ve milletlerden milyonlarca insanın gardrobuna "3 numaralı Sixers forması"nın girmesine neden olan kişinin belki de haklı serzenişiydi bu. Senelerce kendinden endam olarak büyük oyunculara karşı o da sahip olduğu kocaman yüreğini koymuştu ortaya.
Belki de bu yüzden böyle bir vedayı kendisine yakıştıramıyordu. Ve 25 Kasım 2009'da "Elveda" dedi...Philadelphia şehrinin ve taraftarlarının kendisi için anlamının hep farklı olacağını son basın açıklamasında dillendirerek...
Eğer dedikodular doğruysa bu elveda yalnızca geçici bir veda olarak kalabilir. Çünkü büyük beklentilerle sezona girmesine rağmen 5-11 gibi berbat bir dereceyle lige başlayan, oyun kurucuları Andre Miller'i yazın transferde, onun selefi Lou Williams'ı da sakatlıkla 2 aylığına kaybeden Sixers, Allen Iverson'la ciddi anlamda ilgileniyor. Iverson da bu ilgiye kayıtsız değil.

Kişisel olarak 2006 yılında, ben de artık bu birlikteliğin sona ermesinin zamanının geldiğini düşünenlerdendim.

Ancak şu günkü tabloya baktığımda ; kariyerinin toplam 960 maçından 759'unu "3 numaralı Sixers forması"yla oynayan ve kapasitesinin, bedeninin sınırlarını zorlayarak herşeyini takımı için vermeye çalışan bu adamın NBA kariyerini, ilk göz ağrısı şehirde sonlandırması gerektiğini düşünüyorum.

Bu, kısa vadede tartışmasız Philadelphia şehrinin basketbol takımını arka sayfadan tekrar ön sayfaya taşayacak bir hamle...Ancak elbette öncelikle Sixers yönetiminin bunu istemesi, Allen Iverson'un da bunu hem kendisi, hem Philadelphia şehri, hem de onun " 3 numaralı Sixers forması" na sahip milyonlarca seveni için yapması gerekiyor.

Uzun lafın kısası, başlıktaki sorunun cevabı : DÖNMELİ!...